5 Ocak 2013 Cumartesi

Bazı Hastalıklar


Prosopagnosia(Yüz Körlüğü)

             Prosopagnosia (Yunanca Prosopon yüz + agnosia kayıtsızlığı), yüz körlüğü olarak da adlandırılan insan yüzleri tanıyamama, ayıramama durumudur. Prosopagnostikler göz, burun, ağız gibi yüzün her parçasını tek tek görebilmekle birlikte birbirleri ile ilişkisini kuramamaktadırlar. Genelde prosopagnostikler kişileri ayırt etmek için ses, saç, vücut şekilleri gibi ek özellikleri kullanırlar. Yüzün tanınması beyin işlevlerinden biridir. Beynin yüz tanıma ile ilgili bölümlerinde genetik bir bozukluk olduğu biliniyor. Yüz körlüğü, nörolojik bir rahatsızlıktır.Bu kişiler karşılarında bir yüz olduğunu görürler ancak bu yüzün kime ait olduğunu bilemezler. Aynada kendi yüzlerini ya da aile üyelerinin yüzlerini bile tanımakta güçlük çekerler. Uzun süredir evli olan çiftler bile eşlerini tanıyamamaktadırlar. Kişileri, yüzlerinden değil ses tonlarından yada onlara özgü durumlardan (dövme, vücut şekilleri vb.) ayırt etmeye çalışırlar.Prosopagnosia vakalarının hepsi aynı değildir. Kimi sadece yüzleri tanıyamıyor. Bununda dereceleri olduğu biliniyor. Dr. Oliver Sacks’ın “Karısını Şapka Sanan Adam” kitabında Prosopagnosia hastası bir adamın hikayesi anlatılır. Muayenesi biten adam şapkasını aramaya başlar ve şapka diye karısının başını tutup çekmeye başlar…Prosopagnosia hastaları çevreye uyum sağlayabilmek için değişik stratejiler izlemek durumunda kalıyorlar. Örneğin, caddede yürürken düşünceye dalmış taklidi yapmak, içlerinde tanıdığım kişiler olabilir düşüncesiyle herkese yakın davranmak ya da sosyal ortamlardan olabildiğince uzak durmak gibi.ABD ve İngiltere’de yapılan çalışmalarda prosopagnosia’nın görülme sıklığı %2 oranda bulunmuş.
           Tara Fall adlı bir kadın "yüz körlüğü" hastalığından dolayı kendi iki oğlunu bile tanıyamıyor.Fall gördüğü kişilerin yüzünü bir dakika içerisinde unutuyor, bu yüzden elbise, ruj rengi, mücevher ve diğer detayları aklında tutarak insanları hatırlamaya çalışıyor.

Aquagenic urticaria (Su Alerjisi)

      Az rastlanan bir cilt problemidir. Hastalık sürecinin tamamen bilinmemesine rağmen hastalığın suda mevcut kimyasallar, mineraller ve demire karşı aşırı duyarlılıktan kaynaklandığı düşünülmektedir. Hastanın su ile herhangi bir şekilde temas etmesi birkaç dakika ya da saatlerce süren kızarıklıkların oluşmasına neden olur. Suyun türü ve sıcaklığı da hastalığın belirtilerini etkileyebilir. Doktorlar henüz şu alerjisine karşı etkili bir tedavi geliştirememişlerdir. Alerjisi bulunan kişi nemli şartlardan, yağmurdan ve hatta kendi ter ve göz yaşından bile kaçınmalıdır. Duşta çok uzun süre kalmamalıdır ve duş alma sıklığı en aza indirilmelidir.
       İngiltere’de yaşayan Katie Dell, yüzmekten, bulaşık yıkamaktan, yıkanmaktan, hatta ağlamaktan bile çekiniyor; çünkü suya alerjisi var. Dünyada sadece 35 kişide görülen “aquagenic urticaria”dan muzdarip olan 27 yaşındaki Dell’e 16 yaşında, bademcikleri alındıktan sonra teşhis konulmuş. Dans eğitmenliği yaptığı işinden terlediği ve sık yıkanmak zorunda olduğu için ayrılan Dell, “Kendimi evde hapis gibi hissediyorum. Yatağıma uzanıp ağlamak geliyor, ama yapamıyorum. Bu hastalık beni öldürecek diye korkuyorum” diyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder