Prosopagnosia(Yüz Körlüğü)
Prosopagnosia (Yunanca Prosopon yüz + agnosia kayıtsızlığı),
yüz körlüğü olarak da adlandırılan insan yüzleri tanıyamama, ayıramama
durumudur. Prosopagnostikler göz, burun, ağız gibi yüzün her parçasını tek tek
görebilmekle birlikte birbirleri ile ilişkisini kuramamaktadırlar. Genelde
prosopagnostikler kişileri ayırt etmek için ses, saç, vücut şekilleri gibi ek
özellikleri kullanırlar. Yüzün tanınması beyin işlevlerinden biridir. Beynin
yüz tanıma ile ilgili bölümlerinde genetik bir bozukluk olduğu biliniyor. Yüz
körlüğü, nörolojik bir rahatsızlıktır.Bu kişiler karşılarında bir yüz olduğunu
görürler ancak bu yüzün kime ait olduğunu bilemezler. Aynada kendi yüzlerini ya
da aile üyelerinin yüzlerini bile tanımakta güçlük çekerler. Uzun süredir evli
olan çiftler bile eşlerini tanıyamamaktadırlar. Kişileri, yüzlerinden değil ses
tonlarından yada onlara özgü durumlardan (dövme, vücut şekilleri vb.) ayırt
etmeye çalışırlar.Prosopagnosia vakalarının hepsi aynı değildir. Kimi sadece
yüzleri tanıyamıyor. Bununda dereceleri olduğu biliniyor. Dr. Oliver Sacks’ın
“Karısını Şapka Sanan Adam” kitabında Prosopagnosia hastası bir adamın hikayesi
anlatılır. Muayenesi biten adam şapkasını aramaya başlar ve şapka diye
karısının başını tutup çekmeye başlar…Prosopagnosia hastaları çevreye uyum
sağlayabilmek için değişik stratejiler izlemek durumunda kalıyorlar. Örneğin,
caddede yürürken düşünceye dalmış taklidi yapmak, içlerinde tanıdığım kişiler
olabilir düşüncesiyle herkese yakın davranmak ya da sosyal ortamlardan
olabildiğince uzak durmak gibi.ABD ve İngiltere’de yapılan çalışmalarda
prosopagnosia’nın görülme sıklığı %2 oranda bulunmuş.
Tara
Fall adlı bir kadın "yüz körlüğü" hastalığından dolayı kendi iki oğlunu bile tanıyamıyor.Fall gördüğü kişilerin yüzünü bir
dakika içerisinde unutuyor, bu yüzden elbise, ruj rengi, mücevher ve diğer
detayları aklında tutarak insanları hatırlamaya çalışıyor.
Aquagenic urticaria (Su Alerjisi)
Az rastlanan bir cilt problemidir. Hastalık sürecinin tamamen
bilinmemesine rağmen hastalığın suda mevcut kimyasallar, mineraller ve demire
karşı aşırı duyarlılıktan kaynaklandığı düşünülmektedir. Hastanın su ile
herhangi bir şekilde temas etmesi birkaç dakika ya da saatlerce süren
kızarıklıkların oluşmasına neden olur. Suyun türü ve sıcaklığı da hastalığın
belirtilerini etkileyebilir. Doktorlar henüz şu alerjisine karşı etkili bir
tedavi geliştirememişlerdir. Alerjisi bulunan kişi nemli şartlardan, yağmurdan
ve hatta kendi ter ve göz yaşından bile kaçınmalıdır. Duşta çok uzun süre
kalmamalıdır ve duş alma sıklığı en aza indirilmelidir.
İngiltere’de yaşayan Katie Dell, yüzmekten, bulaşık
yıkamaktan, yıkanmaktan, hatta ağlamaktan bile çekiniyor; çünkü suya alerjisi
var. Dünyada sadece 35 kişide görülen “aquagenic urticaria”dan muzdarip olan 27
yaşındaki Dell’e 16 yaşında, bademcikleri alındıktan sonra teşhis konulmuş.
Dans eğitmenliği yaptığı işinden terlediği ve sık yıkanmak zorunda olduğu için
ayrılan Dell, “Kendimi evde hapis gibi hissediyorum. Yatağıma uzanıp ağlamak
geliyor, ama yapamıyorum. Bu hastalık beni öldürecek diye korkuyorum” diyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder