Kimyasal reaksiyonları hızlandıran bileşiklere
katalizör denir. Enzimler metabolizma reaksiyonlarının pek çoğunu hızlandıran
protein yapısında biyolojik katalizörlerdir(Katalitik RNA molekülleri dışında
bütün enzimler proteindir). Hücrelerde organik maddelerin yapılması ve
yıkılması, sindirim, kas kasılması, hücre solunumu, sinir uyarılarının
gönderilmesi ,gibi önemli faaliyetler çeşitli metabolizma reaksiyonlarının
sonucudur ve bu reaksiyonlar enzimlerin katalitik etkisiyle mümkün olmaktadır. Aksi
durumda bu reaksiyonlar çok yavaş ilerler .Kelime anlamıyla enzim
"maya=ferment" anlamına gelmektedir. İnsanlar çok eski zamanlardan
beri enzimatik reaksiyonlardan
yararlanmışlardır. Örneğin; şarap, yoğurt, ekmek, sirke, boza yapımında yine
canlılar tarafından üretilen enzimlerden yararlanmışlar, fakat bu olaylarda
enzimlerin katalitik etkilerinin nasıl olduğunu bilememişlerdir. Enzimler
reaksiyon hızını arttırırlar. Örneğin; dakikada 36 milyon molekülü değişikliğe
uğratabilmektedir. Hücre dışında da etkinliklerini korurlar. Yalıtılan
enzimlerin tümü protein yapısındadır ya da protein kısmı bulundururlar. Bir
molekül katalaz enziminin parçaladığı H2O2'i demir atomu yalnız başına ancak
300 senede parçalayabilir. Ya da mol başına aktivasyon enerjisi için 18.000
kalori vermek gerekir. Kolloyidal platin bu aktivasyon enerjisini 11.700
Kal./Mol.'a, katalaz enzimi de 5500 Kal./Mol.'a düşürür. Bazı enzimler çok
özgüldür; yalnız bir substrata etki eder. örneğin, üreaz yalnız üreye etki
ederek onu amonyak ve CO2'de parçalar. Halbuki bazıları çeşitli substratlara
etki eder; dolayısıyla daha az özgüldürler, örneğin peroksidaz başta hidrojen
peroksit olmak üzere birçok bileşiğe etki eder. Bazı enzimler yalnız bazı
bağlar için özgüldür, örneğin pankreastan salgılanan lipaz, yağlardaki ester
bağlarına etki eder. Enzimlerin bir kısmı sitoplazmaya serbestçe dağılmış
olarak, diğer bir kısmı da hücredeki bazı yapılara sıkıca bağlanmış olarak
bulunur. Enzimler 12,000 ila 1,000,000 molekül ağırlığı arasındadır.
Eksiklikleri veya aşırı aktiviteleri bazı genetik hastalıkların sorumlusu
olabilir.Bazı enzimlerin aktivitelerinin ölçülmesi, yine bazı hastalıkların tanısında
önemlidir. (Pankreas iltihabında "Pankreas amilaz"
enzimi yükselir.Kemik teşekkülünün arttığı kemik hastalıklarında serumda
"Alkalen fosfataz" enzim düzeyi artar. Paget hastalığında bu artış normalin
20 katına yükselebilir.Asit fosfataz enzimi ise en çok erkeklerin prostat
bezinde bulunur. Prostat tümörlerinde bu enzim düzeyinde yükselme olur, böylece
teşhis için belirleyici özellik gösterir.) Vücudumuzdaki binlerce
enzimden bir tanesinin bozuk çalışmasının ölümcül bir hastalığa yol açabilmesi
enzimlerin ne derece önemli olduklarını gösterir.Bunun bir örneği,
fenilketonuria hastalığının en yaygın olan tipidir. Fenilalanin yıkımının ilk
adımını katalizleyen Fenilalanin hidroksilaz enziminin bir amino asidindeki
mutasyon, fenilanin ve ilişkili ürünlerin vücutta birikimine yol açar. Hastalık
tedavi edilmezse bu zekâ geriliğine yol açar.Bir diğer örnek, DNA tamir
enzimlerinin genlerinde germ hücresi mutasyonları olunca, kseroderma
pigmentosum gibi kalıtsal kanser sendromlarına neden olmasıdır. Bu enzimlerdeki
kusurlar kansere yol açar, çünkü vücut genomdaki mutasyonları daha zor tamir
edebilir. Bu yüzden mutasyonlar yavaş yavaş birikir ve bu, hastada çok çeşitli
kanser tiplerinin gelişmesiyle sonuçlanır.Birçok ilaç enzimler üzerinden etkisini
gösterir.Ayrıca kimya endüstrisi, yiyecek işlenmesi ve tarımda önemli kullanıma
sahiptir. Bazı enzimler endüstriyel amaçla kullanılırlar, örneğin,antibiyotik
sentezinde. Ayrıca bazı ev ürünlerinde biyokimyasal tepkimeleri hızlandırmak
için enzim kullanılır (örneğin, çamaşır tozunda bulunan enzimler lekelerdeki
protein ve yağları parçalar).
Enzimlerin
Adlandırılması
Etki ettiği maddenin sonuna "Ase = Az" eki
getirilerek ya da katalizlediği tepkimenin çeşidine göre adlandırılırlar.
Örneğin, kitine etki eden kitinaz enzimi, sükrozu parçalayan enzime
"sükraz", fosfor ekleyen enzime "fosforilaz" veya laktozun
iki üniteye parçalanma reaksiyonunu katalize eden enzime "laktaz"
denilir. Dekarboksilasyon reaksiyonu katalize eden enzime
"dekarboksilaz" denir .Enzimler etkili olduğu substratın sonuna
"litik" eki getirilmek yoluyla da isimlendirilirler. Örneğin
proteinleri parçalayan enzimlere "proteazlar" denildiği gibi
"proteolitik enzimler" de denilir. Lipitleri veya lipoidleri
parçalayan enzimler "lipolitik enzimler" diye adlandırılırlar. Bu çeşit
adlandırma daha çok geniş enzim sınıfları için kullanılır .
Çok defa
renksizdirler, bazen sarı, yeşil, mavi, kahverengi ya da kırmızı olabilirler.
Suda ya da sulandırılmış tuz çözeltisinde çözülebilirler. Fakat mitokondrilerde
bulunan enzimler lipoproteinler ile bağlandığından (bir fosfolipit-protein
kompleksi) suda çözünmez. Enzimlerin etkinlikleri akıllara durgunluk verecek
derecededir; örneğin, sığır karaciğerinden elde edilen ve bir molekül demir
içeren katalaz enzimi, bir dakikada, O C°'de 5.000.000 hidrojen peroksit (H2Cy
molekülünü H2O ve 1 /2 O2'ye parçalayabilir. Eksiklikleri veya aşırı
aktiviteleri bazı genetik hastalıkların sorumlusu olabilir.Bazı enzimlerin
aktivitelerinin ölçülmesi, yine bazı hastalıkların tanısında önemlidir.Birçok
ilaç enzimler üzerinden etkisini gösterir.Ayrıca kimya endüstrisi, yiyecek
işlenmesi ve tarımda önemli kullanıma sahiptir.
Enzimlerin
Yapısı ve Tanımlar
Enzimlerin etkileyip değişikliğe uğrattığı moleküle
"substrat" adı verilir. Enzimin substratı ile reaksiyon verdiği bölge
aktif bölge (aktif merkez)olarak adlandırılır. Enzim biyokimyasal reaksiyonda
substratı değiştirip ürüne dönüştürürken kendisi hiç değişikliğe uğramaz.
Enzimler substrat dediğimiz molekülden reaksiyon sırasında ya bir ya da birkaç
atomu veya fonksiyonel bir grubu koparır yada substrata ekler. Enzimler canlı
hücreler tarafından biyolojik koşullarda sentez edilirler, fakat aktivite göstermeleri
için hücre içinde bulunmaları gerekmez. Enzimlerin protein kısmına apoenzim
denir. Apoenzim ısı ile kolayca denatüre olur Enzimlerin bazıları basit
proteinlerdir. Bunların katalitik etki gösteren kısmı doğrudan doğruya
proteinin polipeptit zinciridir.Enzimlerin aktivite göstermeleri için gerekli
olan ve protein yapısında olmayan genellikle metal iyonlarından meydana gelmiş
olan yan gruplarına kofaktör adı verilmektedir. Pek çok enzim kofaktör olarak
Cu+2, Fe+2, Zn+2 ve Mg+2 iyonlarına gereksinim duyar. Enzimlerin aktivite
göstermeleri için gereksinim duydukları organik moleküllere ise
"koenzim" adı verilmektedir. NAD, FAD, B vitaminleri gibi organik
yapılardır.Koenzimlerin öncül molekülleri vitaminlerdir. Eğer enzim koenzimi
veya kofaktörü ile birlikte ve katalitik bakımından tamamen aktif durumda ise,
enzimin bu haline holoenzim adı verilmektedir. Eğer koenzim ve kofaktör
enzimden ayrılacak olursa ve enzimde inaktif hale gelirse, enzimin bu haline de
apoenzim adı verilmektedir. Bazı durumlarda koenzim kısmı apoenzim kısmına
kuvvetlice (kovalent) bağlanmıştır; bu sıkı bağlanan kısma "Prostetik
Grup"; prostetik grupla apoenzim kısmının her ikisine birden de
"Holoenzim" denir. Kimyasal tepkimelerin
gerçekleşebilmesi için tepkimeye girecek madde moleküllerinin aktifleşmesi ve
belirli enerji düzeyine ulaşması gerekir.Tepkimenin başlamasını sağlayan bu
enerji düzeyine Aktivasyon enerjisi adı verilir.Aktivasyon enerjisi tepkimeye
göre farklı değerler alır.Ortam sıcaklığını artırmak aktivasyon enejisine
ulaşmayı sağlar ve tepkimeyi hızlandırır.Tepkimeyi hızlandırmanın bir yolu da
katalizör kullanmaktır.Katalizör, tepkimeye girerek tepkime hızını artıran,
fakat kendisi etkilenmeyen ve tükenmeyen kimyasal maddelerdir.Katalizörler
tepkimenin aktivasyon enerjisini düşürürler.Canlılarda,tepkimenin gerçekleşmesi
için ortam sıcaklığını artırmak, olumsuz sonuçlar doğuracak,yüksek sıcaklıktan
canlının yaşamı sona erecektir. Enzim substratına
nonkovalent olarak bağlanır (zayıf bağlarla). Bu bağlanma için gerekli enerji
bağlanma enerjisidir. Bu enzim substrat etkileşimini stabilize eder ve reaksiyon
aktivasyon enerjisini düşürür.

Enzim
Aktivitesi: Belirli bir zamanda ve belirli
başlangıç şartlarında, bilinen bir enzim miktarının etkisiyle değişime uğrayan
substrat miktarının ölçülebilmesiyle ifade edilen değerdir.
Enzim–Substrat
Birleşme Modelleri
Anahtar kilit modeli: Enzimler hangi tepkimeyi katalizledikleri ve bu tepkimeye hangi substratın girdiğine çok büyük bir özgüllük gösterirler. Bunun nedeninin, enzim ve substratının birbirine tam uyan tamamlayıcı geometrik şekilleri olmasından dolayı olduğu öne sürülmüştür.Bu fikre sıkça "anahtar kilit" modeli olarak değinilir.
İndüklenmiş uyum modeli: Enzimler göreli olarak esnek yapılar olduklarına göre, substrat enzimle etkileşirken aktif merkezin şekli sürekli olarak substrat tarafından değiştirilmektedir.Bunun sonucu olarak, substrat sadece hareketsiz bir aktif merkeze bağlanmıyor, aktif merkezi oluşturan amino asit yan zincirleri biçim alarak enzimin katalitik işlevini yerine getirmesini sağlıyorlar. Bazı durumlarda, örneğin; glikozidazlarda, substrat molekül de aktif merkeze girerken şeklini biraz değiştirir. Substrat tamamen bağlanana kadar aktif merkez şeklini değişitirir, o noktada en son şekil ve yükü belirlenmiş olur.
Enzimlerin
Sınıflandırılması
1.
Oksidoredüktazlar:
Oksidasyon-redüksiyon yani yükseltgenme-indirgenme reaksiyonlarını katalize
eden enzimler bu sınıftandır.
a) Dehidrogenazlar: Elektron kazandırıcı tepkimeleri
etkilerler.
b) Oksidazlar: Elektron kaybeden tepkimeleri
etkilerler.
2.
Transferazlar: Fonksiyonel bir grubun
transfer reaksiyonunu katalize
eden enzimlerdir.
3.
Hidrolazlar: Bir molekül su sokmak suretiyle ya da su molekülü aracılığıyla
moleküllerin yıkılmasını sağlayan enzimlerdir. Ester, peptit, asit anhidrit ve
glikozidik bağlarına etki ederler.
4.
Liyazlar: Bu enzimler C-C, C-O ve C-N arasındaki bağların hidrolizden ve
oksidasyondan farklı bir yolla kırarlar veya bu atomlar arasına bir çift bağ
ilave ederler.
5.
İzomerazlar: Molekül içinde değişiklik yaparak onun uzayda dizilişini
değiştiren enzimlerdir. Örneğin;razemaz, epimeraz.
6.
Ligazlar (Sentetazlar): Enerji kullanarak substrat moleküllerinin birbirine
bağlanmasını; örneğin amino asitlerin ve yağ asitlerinin aktifleşmesini
sağlarlar.
Enzimlerin Çalışmasına Etki Eden
Faktörler
Ph:Enzimler
pH değişimine karşı çok duyarlıdırlar. Genellikle çok fazla asidik ve alkalik
ortamda etkisizdirler. Bazı hallerde enzimler en yüksek etkinliği belirli bir
pH derecesinde gösterirler. Bu pH derecesine "Optimum pH" denir.
Örneğin, proteini parçalayan pepsin, midenin 2 pH'lık asidik ortamında maksimum
çalışır; buna zıt olarak pankreastan salgılanan ve yine protein sindiriminde
rol alan tripsin, ancak 8,5 pH'de optimum olarak çalışabilir. pH'la ilgili
olmasının nedeni, yapılarında proteinleri
taşımalarındandır.
Enzim Konsantrasyonunun Etkisi:Enzim reaksiyonunun hızı, genel
olarak enzimin konsantrasyonu ile orantılıdır. Enzime miktarı arttıkça
reaksiyon hızı paralel olarak artar.
Substrat Konsantrasyonunun Etkisi: Sabit enzim konsantrasyonunda, enzim
reaksiyonunun hızı belirli bir noktaya kadar substratkonsantrasyonu ile artar,
bundan sonra substrat konsantrasyonunun artması ile reaksiyon hızıdeğişmez.
Substrat
Yüzeyi : Enzim etkinliği substratın dış yüzeyinden başladığı
için, substrat yüzeyi arttıkça tepkimenin hızıda artar.Bu yüzden, kıyılmış et
aynı miktar parça etten daha kolay sindirilir.Besinlerin dişlerle parçalanması
da enzimlerin etki yüzeyini artırır, reaksiyonun toplam süresini kısaltır.

Sıcaklık: 10 °C yükseldiğinde tepkime hızı iki
misli artar; yani tepkime hızının yükselmesi, sıcaklıkla doğru orantılıdır.
Fakat belirli bir noktadan itibaren düşmeye başlar ve tamamen durur. En iyi
çalışabileceği sıcaklığa Optimum Sıcaklık denir. Yüksek sıcaklıklarda enzimler
etkisizdirler (genellikle 55-60 °C'de). Bazı ılıcalarda yosunlar 80 °C'de
yaşabilirler; fakat bunun üzerindeki sıcaklıklarda enzimleri tamamen koagüle
olur ve bir daha etkili hale geçemez. Optimum noktanın biraz üzerinde enzimler etkisiz
olmasına karşın, sıcaklık düşünce tekrar etkili hale geçebilirler. Fakat bu
sıcaklığın devamı ya da sıcaklığın biraz daha yükselmesi enzimlerin etkinliğini
sonsuz olarak ortadan kaldırır. Enzimlerin etkisiz hale geçmeleri ile
proteinlerin koagüle olması arasında büyük bir ilişkinin olması, onların, büyük
bir kısminin proteinlerden yapıldığım kanıtlar. Doğal olarak enzimler,
proteinlerin bir kısmı gibi üçüncül yapıya sahiptir veya en azından
moleküllerinin bir kısmı bu yapıdadır. Fakat yüksek sıcaklıklarda bu helozonik
ya da üçüncül yapı parçalandığından ya da birbiri üzerine yığıldığından,
protein koagüle olur ve enzim etkisiz hale geçer (sütün kaynatılmasında,
bakteri enzimlerinin etkisiz hale geçmesi ile ekşime önlenir; bu yoldan
teknikte büyük ölçüde yararlanılır; konserve vs. yapımında). Düşük sıcaklıklar
enzimin etkinliğini azaltır. 0°C'de enzim ya hiç ya da pek az işlev gösterir;
fakat soğuğun enzimin yapışım bozduğu görülmemiştir. Sıcaklık eski hale
döndüğünde etkinlik yine başlar (dondurmak suretiyle besin maddelerinin
saklanması, yine enzimlerin etkisiz hale geçirilmesiyle sağlanır), insan
vücudunda, daha doğrusu sabit sıcaklıklı hayvanlardaki enzimler çoğunluk
37°C'de optimum etkindirler. Daha yüksek sıcaklıklarda (çocuklarda 42,
yetişkinlerde 41 °C) enzimler etkisizleşirler; çok defa da koagüle olurlar.
İnhibitörler: Enzim etkinliğini durdurarak tepkime
hızının sıfıra düşmesine neden olurlar.Örnek olarak Pb (kurşun),Hg(civa) gibi
ağır metaller ve CN (siyanür) verilebilir.CN mitokondrideki ATP üretimini bloke
eder ve bir kaç dakika içinde oksijenli solunum yapan canlının ölümüne neden
olur.Birçok kimyasal madde enzimleri etkisiz hale getirir; örneğin, siyanit,
solunumda önemli rol oynayan sitokrom oksidaz enzimini etkileyerek inhibe eder .Ölüm
meydana gelebilir. Florit, glikozu laktik aside çeviren enzim kademelerine etki
eder. Hatta enzimin bizzat kendisi zehir etkisi yapabilir; örneğin, 1 mg.
kristal tripsin, farenin damarına enjekte edilirse ölüm meydana gelir. Bazı
yılan, arı ve akrep zehirleri de enzimatik etki göstererek kan hücrelerini ya
da diğer dokuları tahrip ederler.
Aktivatörler: Enzim etkinliğini artırarak tepkime
hızının artmasına neden olan maddelerdir.Örnek olarak HCl ,Fe2+
verilebilir.Aşağıdaki örnekte HCl asitin Pepsinojeni aktive etmesi verilmiştir.
Panzehirler, enzime bağlanmış olan zehiri kendine bağlayarak enzimin serbest
kalmasını ve enzimatik reaksiyonların normal seyrinde devam etmesini sağlar.
Pepsinojen + HCl à PEPSİN
|
Suyun Etkisi: Enzim reaksiyonunun gerçekleşebilmesi
için ortamda belirli oranda su olması gerekir. Çünkü moleküllerin birbirine
çarparak reaksiyonu gerçekleştirebilmesi için hareketi sağlayacak sıvı bir
ortamın olması gerekir. Tohumlarda su miktarı az olduğundan reaksiyonlarda
minimal seviyede gerçekleşmektedir.Genellikle % 15'in altında su içeren
ortamlarda, enzimler işlev göstermezler. Reçel ve pekmez yapımında bu faktör
önemlidir. Sulandırılan reçelin, balın ya da pekmezin vs.'nin mayalanması ve
ekşimesi bu yüzdendir. Hatta tahıl alımlarında su oranının % 15'in altında
istenmesi de bu nedene dayanır.
KAYNAKLAR
HAZIRLAYAN:GAMZE NAR